4 Nisan 2014 Cuma

Her an vazgeçebilir kelimelerim.
Heyecan..
Hiç kimsenin suçu değil.

16 Mart 2013 Cumartesi

san ki 3 tanesin

ulan.. fotoğraflara bakınca bir kötü oldum.. bakmaktan çekinir oldum.. bittiğini kabul etmeyen benim aslında da.. da ben bile bir haber. bazen.. 2 aya yakın oldu, yüzünü görmeyeli. varsın olsun..

kolay mı? sesini duymadan anlamıyor insan dedim ya, yüzünü görmeden ne bileyim, ne kadar özledim.. biliyorum..

sanki 3 kişi vardı hayatımda, biri benden gitti, birinden ben gittim, diğeri hala benimle. san ki..

sıla'nın bir şarkısı var, isminden pek haz etmediysem de sözlerini pek bir yakın buluyorum içinde bulunduğum ruh haline. zor sevdiğimden mi ne..

aslında ben gitmedim.

bak açtım yine şarkıyı.. tüm sözleri.. bana yazılmış adeta..

gülümsemelerimize üzülüyorum. beni üzmene üzülmüyorum biliyor musun? sadece beraber gülemediğimize. ya da bundan sonra başkalarına gülecek olmana. eki getiremedim, olmamıza mı olacak o? bilmiyorum.

bu hissettiğim ne? dedim ya 3 tanesin..

zor

4 Mart 2013 Pazartesi

ayna

ben gerçeği kaybettim. kayıp oldu belki.. o ünlü düşmesi olayından bir o kadar yoksun..

birsen tezer çalıyor. telefon omzum ve kulağım arasında. kapadıktan sonra ufak bir gözyaşı.. sesini duyunca anlıyor insan. neler k..   yazamadım işte. şimdi iyi miyim, bilmiyorum. boğazımda bir düğüm. şarkıdan olsa gerek.. suçlu hissediyorum dedim. aslında orada ne dediğimin önemi yoktu. sövsen de sevsen de sesini duydum ya. bak gene yanıyor göz kapaklarım. yanayım sesinin yokluğuna. öpüşüne,dokunuşuna değil. hatta sevişine değil. sevişmelere değil. sesinin yokluğuna yanayım.

öpme beni..
sevme..
dokunma..
sarılma..

düşünme bile.

tek istediğim, suçlama beni. en iyi sen bilirsin beni. mimiklerimin sitemlerini,sevişlerini. yoksa bilmez misin? şarkyı değiştirdim. aşk bu değil çalıyordu, bilsen'i açtım şimdi. bunları görme tamam mı? bülent ortaçgil diyor ya, ben bunları kimseye anlatmadım, kendimle bile konuşmadım. öyle bir şey. her gün anlatıp durduğum.. hoş, susamıyorum.. aynı şeyler geveleniyor ağzımın içinde. kimseden bir şey umduğumdan değil.

suç?

dediğin gibi.. çok zorladık..

zoruma giden de bu ya işte. bu hale geleceğimizi bilsem başlar mıydım hiç? biz'i böyle kaybedeceğimi bilsem..

bilsen..


4 Ocak 2013 Cuma

ç-alıntı


“Yaşadığın yeri görmek istiyorum” dedi kadın.

Cılız bir yağmur yağıyordu. Geceydi. Rüzgârla savrulan yağmur damlaları, kadına ve adama çarpıyordu.

“Neden” diye sordu, adam. Sorusunun gereksiz olduğunun farkındaydı.

“Görmek istiyorum” diye yineledi kadın.

“Yemek yediğim, televizyon izlediğim, bağırsaklarımı boşalttığım, seviştiğim, uzandığım, uyuduğum yerleri mi görmek istiyorsun?”

“Hayır” dedi. “Yaşadığın yeri görmek istiyorum.”

Haklıydı!

Sayıklamalar / 2002

12 Aralık 2012 Çarşamba

limbik

bırak ne yazacağımı, ne düşünmem gerektiğini bile bilmiyorum. fikri olan var mı? ne yazayım, nereden başlayayım? gerçek dünyadan mı söz edeyim, beynimin kıvrımlarında kaybolup oradan mı yazayım.. bir şarkının ilk saniyesi canımı hiç bu kadar acıtmamıştı. şarkı.. bildiğin şarkı.. dün geceden beri kaçıncıyı dinledim, saymadım. gerçek dünyadan kopmamı sağlayan şarkı olsun adı. uzun ilişkiler nasıl biter diye merak etmiştim. sevgi bitmeden biter mi bir ilişki? inanmazdım. hala da inanmak istemiyorum. tüm sarsılmalara, çatırdamalara rağmen devam eden bir ilişki.. sahi sevgiden mi? sevgi insanları mutlu etmez mi? neden güzel günün güzel gecesi uzak oldu artık.. görüşmelerin pembe etkisi neden eskisi kadar kalıcı değil? içine atılmışlıklar peki? onlardan arınmamışken neden düzelirsin, niye.. dengesizleşen benim.. sensin.. haklı sensin.. benim.. bu sen-ben niye? hiçbir şeyi düşünmeden yaşamak istiyorum. insanları, çevreyi, olayları bir kenara bırakıp belki bir başıma, belki bilmediğim bir şehirde. bambaşka bir hayat. gerçek dünyam burasıysa.. bu acı veriyorsa.. gitmek istiyorum. isteyip de gidemeyişim gibi ya işte tıpkı, terkedilmeyişlerim, terkedemeyişlerim.. seviyorum. sevmesem ne diye üzüleyim? her zaman mutlu olmak zorunda değiliz, kabul.. ama sıklaşmadı mı kavgalar, yeterince yıpranmadık mı? anlatsın.. kime, neyi istiyorsa.. haklı o olsun. tek istediği buymuşçasına canımı yakıyorsa.. bırakayım, susayım.. haklı olsun. erkekler neden böyle? içgüdüsel bir şey olmalı. yüzyıllardır süregelen bir şey. neyden mi bahsediyorum? erkil dürtülerden, beynin limbik tarafından. param olsa 5dk durmam gibi geliyor.. gitsem.. bilmediğim bir dilin konuşulduğu bir yerde kimseye derdimi anlatma çabam olmadan.. hoş, başka bir dili konuşarak derdini anlatmak anadilini konuşup affedersin kıçını yırtmaktan daha iyi sonuç verecektir, eminim. artık ben'i ben olduğum için sevmiyor. eskiden böyle değilmişim.. ne olmuş bana? hiçbir şey.. yazdıkça beynimin limbik tarafı geriliyor, bencilliğim hat safaya yükseliyor. gerçek dünyamı boşversen.. karmaşık işte.